22 Temmuz 2008 Salı

BIZ HANGISIYIZ ACABA?

Bir baba ile kızı dertleşiyormuş.
Kız babasına, çok sıkıntı çektiğinden,
sorunlarla baş edemediğinden bahsetmiş.
Babası kızını dinlemiş, dinlemiş ve
“Gel, sana bir şey göstereceğim!”
diye kızını mutfağa götürmüş.
Ünlü bir aşçı olan baba,
ocağa üç tane eşit büyüklükte kap koymuş,
üçüne de eşit su koymuş ve üçünün de altını
aynı miktarda yakmış.
Ve birinci kaba bir havuç, diğerine bir adet yumurta,
diğerine ise bir avuç çekilmemiş kahve çekirdeği koymuş.
Ve her üçünü de tam 20 dakika pişirmiş.
Daha sonra ateşi kesmiş.
Sonra masaya 2 tane tabak bir tane de boş bardak koymuş.
İlk önce haşlanmış havucu alıp bir tabağa koymuş.
Sonra pişmiş yumurtayı diğer tabağa koymuş. Sonra da suya iyice sinmiş ve tam kıvamında kahve görüntüsü olan
kahveyi de alıp bir bardağa boşalttıktan
sonra kızına dönerek,
– Kızım ne görüyorsun?
Kızı “Havuç, yumurta ve kahve.
” Kızını masaya iyice yaklaştıran baba bunlara daha yakından bakmasını istemiş. Kızının şaşkınlığını gören baba,
anlatmasına devam etmiş:
– Havuç haşlandığı için yumuşak bir hal aldı.
Yumurta, artık pişmekten içi katılaşmış sert bir hale geldi.
Kahve ise, (bir yudum alarak) harika olmuş.
Tadı da çok hoş.
Kız, iyice şaşırarak,
“Baba, bunu bana niçin gösteriyorsun?” diye sormuş.
“Bak” demiş babası, “Hepsi aynı şekil kapta,
aynı sıcaklıkta, aynı dakika pişti.
Fakat hepsi bu etkiye farklı tepki verdiler.
Havuç ilk başta sertti, güçlü idi;
ama kaynatılınca yumuşadı, güçsüzleşti, çözüldü.
Yumurta çok kırılgandı, hafifçe dokunsan çatlayabilirdi;
ama kaynatılınca içi sertleşti, hatta katılaştı.
Bir avuç çekilmemiş kahve ise yine sertti,
hepsi birbirine benziyordu.
Fakat ısıtılınca ne oldu; bu kahve çekirdekleri,
ısındılar, gevşediler ve içinde oldukları suya yayıldılar.
Koku yaydılar, tad yaydılar ve suyu
“eşsiz tad”da bir kahveye çevirdiler.
” Ve kızına, “Kızım sen hangisisin?” diye sormuş adam.
“Zorluklarla karşılaştığın zaman nasıl tepki gösteriyorsun?
Havuç gibi sıkıntılara,
problemlere rastgelince çözülüyor musun,
benliğini koruyamıyor musun?
Yoksa yumurta gibi katılaşıyor,
başta kendin olmak üzere kimseye faydan dokunmuyor mu?
Yoksa sen kahve misin?
Kendini bitirmek uğruna,
kendini ateşe atma pahasına diğer insanlara mutluluk veren,
huzur veren, ağızlarına lezzet veren
bir sevgi kaynağı mısın?
Karar ver yavrucuğum ve bence sen bir kahve ol hayatta.
Kahve bulunduğu çevreyi değiştirir,
mutluluk soluklarını etrafına yayar.
Başkalarının yaşaması uğruna kendini
feda et ve bundan sonsuz mutluluk duy...
Peki dostlar biz hangisiyiz acaba?

Ali Budak

2 yorum:

SOFRAM dedi ki...

Günaydın canım, bu yazıyı okuduğumda çok sevmiştim, yine büyük bir zevkle okudum, güzel paylaşımınız için çok teşekkürler...
Canım kusura bakma dün işlerim nedeniyle cevap yazamadım. Canım hiç öyle şey olur mu, burada hepimiz bir paylaşım içindeyiz zaten .Benim slaytlarımı eşim hazırlıyor,ama ben sana detaylı olarak yazıp sayfana kopyalarım canım, takıldığın yerde eşim yardımcı olur. Çok blogcu arkadaşıma daha önce de bu konuda yardımcı olmuştu, zaten kendisinin de sayfası var, bakmak istersen adresi.http://gittiklerimden.blogspot.com
Canım görüşmek üzere sevgiler...

Adsız dedi ki...

çok guzellll, kaydetmem lazim bir yere, çok tesekkurler. Ihtiyacim vardi böyle bisey okumaya.